
“Hayatım evlilik işte dertler bitmiyor ki.” “Her gün uyanıyorum şu kızı arayayım diyorum, sonra işte hengamede yine bakıyorum akşam olmuş.” “Kaç aydır konuşuyoruz arada buluşalım, lütfen artık şu sözde kalmasın hakkaten ayarlayalım, vakit yoksa yaratalım.” “Senin numaran bende, benimki sende, birimizden birimiz nasılsa arayacak.” Bahane mi? Hayır. Lise arkadaşları arasında geçen sıradan gece. Aslında yalan değil, kimse diğerini hayatından silmek falan da istemiyor. Sadece zaman, başka yönlere kayıyor.
Dün gece on dört kişi Şehbender‘de buluştuk. Babylon’u geçince hemen sağda. Genel toplamı veriyorum, yoksa tabii birileri onda gitti, diğerleri on birde geldi. Yeşil Efe açtık. Masaya yoğurtlu kabak, roka salatası, haydari, ıspanak kökü, ciğer, dolma, köfte, fava, ezme, patlıcan doldurduk, karnımız biraz doyunca konuşmaya başladık. Ayrılanlar, barışanlar, dönenler, kavuşanlar. İşerini terk edip, yeni hayata atılanlar. Üç dört yıl bir iki cümleye sıkıştı. Sanırsınız olduğumuz yere bir durakta vardık.Buruk tanıdıklık. Belki böyle denmeli. Kitapta yaşasaydık, adını koyabilirdik.
İkinci rakı açılınca Hollywood filmlerindeki sahnelerden olduk, üçüncü şişenin sonunda Hugh Grant ve Julia Roberts. Sardalya da eklenince mutlu sona ulaştık. Kadehler neşeye, sağlığa, uzakta olanlara ve Micheal’a kalktı. Kimseye çaktırmadan dedikoduları aldım. Kim kimle sevgili olmuş, hangi çift yakında İstanbul’u terkediyormuş, Aynalı Çeşme’de evlerin kirası ne kadarı görmüş. Neyse ki bunlar sizi ilgilendirmeyen detaylar. Sizi ilgilendirecek olanlar şunlar: set menü 40 TL, %15 bahşiş mecburi. Djarum bakkalda 7, sokaktan alırsak 10 TL. Bir de kokusundan nefret etmeseler. Tünel’de kız kardeş için prezervatif aramak boşuna çaba. İyisi mi Otto’ya girip bir bilene danışmalı. Rakının üstüne tekila, yanlış seçim. Her zaman olduğu gibi.