Bozcaadalı olmak
Dün yine iki duble rakıyı koymuşuz, üstüne de adetten olsun diye bir vasilaki içmişiz, yanından geçtiğimiz tüm masalara mahallenin muhtarı Ekrem Amca gibi selamı da vermişsiz, saati kurmadan, yorganı üzerimize çekip sızmışız…
Bugün içimin sadece mutluluğa ayarlı saati 06:38’de çalmış. Limani Otel’in 15 no’lu odasında uyanmışım. Karşımda turuncudan mora gökkuşağına pabucunu ters giydirecek manzara. Yeni gün. Ne güzelsin Bozcaada!
Akvaryumda balıklar var
Temmuz’da çivi gibi diye tabir ettiğimiz su, Eylül’de sıcacık. İçine dalınca kalbimin ayarında sekte yaratmıyor. Demek ki Ekim ortasına kadar Bozcaada’ya dinlenmeye, zamandan ve dertlerinden arınmaya, gurme tipi yemekler yemeye ve tabii ki bedeni suda toksinlerden arındırmaya gelebilirsin.
İlk gün konfor olsun, şezlonga 15 TL, pazarlıkla 5 TL verelim, dubaya kadar yüzüp gelelim diye Ayazma’ya çekiyoruz arabayı. İkinci gün Kerimcan ve ekürilerinin Çamlıbağ’dan aldıkları beyaz şarap-peynir ikilisine salça olmak için Sulubahçe’de seriyoruz havluları. Kuma. Ayaklarımı içine gömünce adaya karışıyorum. … Continue Reading